Dostoyeski’nin 1866 yılında Rus Habercisi isimli gazetede yayınlamaya başlayan daha sonra kitaplaşan romanlarından Suç ve Ceza, Yabancı Sahne tarafından tiyatroya uyarlanmış.
Geçtiğimiz Pazartesi günü oyunu izlemek üzere Hayal Perdesi’ndeydim. Sahne küçüktü ancak bu küçük sahnede Yabancı Sahne çok büyük bir oyun çıkardı. Yabancı Sahne oyuncularını çok başarılı buldum.
Suç Ve Ceza’yı Tiyatroya Deniz Hamzaoğlu uyarlamış. Roskalnikov’u Yiğit Uçar gerek fizik olarak, gerek jest-mimik ve ses tonlamalarıyla karakteri çok iyi yansıtarak oynadı.
Gülay Say iki karakteri Nastasya ve Sonya’yı canlandırdı. Doğrusu Sonya karakterini çok daha iyi oynadığını belirtmek isterim. Deniz Hamzaoğlu’da savcı Petroviç’i ve Sonya’nın babası Marmeladov’u çok iyi yansıttı.
Oyunun ilk sahnesi Roskalnikov’un zengin yaşlı kadını baltayla öldürmesiyle başlar. Roskalnikov Pitirsburg’a okumak için gelmiş bir hukuk öğrencisidir. Kendi ruh dünyasıyla, düşünceleriyle yaşadığı çevreyi, insanların yaşamlarını, dünyayı sorgular. Aslında Roskalnikov bu cinayetle yoksulluğa, sefilliğe, eşitsizliğe, hakkızlığa balta vurmuştur. Ancak birini öldürmenin doğru bir şey olmadığı hissinide vicdanında hissetmektedir. Çünkü annesinin gönderdiği parayı ihtiyacı olduğu halde sarhoş Marmeladov’un cenazesi için vermiştir. Cinayet aynı zamanda temiz ve yürekli bir insanı sistemin nasıl bu hale getirdiğininde bir kanıtıydı. Roskalnikov’un psikolojisi cinayet sonrasında iyice bozulur. Ne kadar çok iyi bir insan olsanız da haksızlığa tahammülsüzlükle karşı karşıya kaldığınızda içinizde biriken öfke bir anda sizi bilinç dışı hareketlere, davranışlara itebilir. Öfke geçtikten sonra bilinç normalleşir ve kişi kendini sorgulamaya başlar.
“Istırap ve acı çekme, geniş bir akla ve derin duygulara sahip olan insanlar için bir mecburiyettir.”
Roskalnikov’un sarhoş Marmeladov’la olan diyaloğu oyunun en can alıcı bölümüydü. “Yoksulluk ayıp değildir, sefillik ayıptır. Yoksulken asaletin devam eder ancak sefilken asil olamazsın.” Bu bölümde Yiğit Uçar ve Deniz Hamzaoğlu karakterlerin duygu geçişlerini çok iyi oynadılar. Yani ses tonu ayarlamaları, jest ve mimikler çok iyiydi.
“Yoksulluk ayıp değil, bir gerçek. Sarhoşluğun erdem olmadığı ise daha büyük bir gerçek. Ama sefillik, sayın bayım, sefillik yüz karasıdır. Yoksullukta yaradılıştan gelen soylu duygularınızı koruyabilirsiniz, sefillikte ise asla!”
Roskalnikov insanları üstün ve sıradan olarak ikiye ayırıyor. Üstün insanlar arzu ettiklerinde her suçu işleyebilirler. Sıradan insanların ise suç işlemeye yetkisi yoktur. Yasalar sıradan insanlar için vardır. Napolyon’da kendi değerleri uğruna suç işlemiştir fakat kendisinden sonra gelenler birer kahraman olmuştur. Roskalnikov’da egemen toplum kurallarına ve üstün insanlara karşıdır bu psikolojiyle katil olmuştur. Roskalnikov kendini toplumdan soyutlamıştır ve öyleki diğer insanlardan tiksinir çünkü o da Napolyon gibi olmak istemiştir. Topluma karşıdır ve yabancıdır.
“İktidar, ancak eğilip onu almak cesaretini gösterenlere verilir.”
Savcı Petroviç’in Roskalnikov’un cinayeti işlediğini anlamıştır ve itiraf etmesi için onu ikna etmeye başlar. “Siz ne kadar büyük olduğunuzu düşünürseniz düşünün hayat sizden büyük dostum. Ne çıkar Napolyon olmasanız. Kendinizi hayatın akışına bırakın.”
Hayal Perdesi’nde çok kaliteli büyük oyunlar oynanıyor. Mutkala gidin.
Yazan: Fyodor Dostoevsky
Çeviren: Anzhela Barshchevskaya
Uyarlayan & Yöneten: Deniz Hamzaoğlu
Oyuncular: Yiğit Uçan, Gülay Say, Deniz Hamzaoğlu
Müzik: Yiğit Güçlü
Yönetmen Yardımcısı: Yiğit Uçan
Kostüm Tasarım: Gülay Say
Işık Tasarım: Deniz Hamzaoğlu
Işık Kumanda: Doğa Demirhan
Müzik Kumanda: Anıl Yeniler
Sahne Amiri: Büşra Özdemir
Kondüvit: Görkem Yankın
“Geceleri gökkuşağına boyamak mıdır suçum? Herkes bağırırken şiirler okumak mı, susmak mı sözün bittiği yerde, kusmak mı sindirebildiklerinizi? Apansız uykum kaçıyor kaç gece, bu da mı aleyhime kanıt? Sondan saymaya başladım adları, böyle hoşuma gidiyor. Beğenmeseler de seviyorum ellerimi, hep olmayacak düşler görüyorum, yenileceğim kavgalara giriyorum durmadan.”
Alkışlarımla,
Yurdagül Yurtseven
(yurdayurtseven@gmail.com)
Geçtiğimiz Pazartesi günü oyunu izlemek üzere Hayal Perdesi’ndeydim. Sahne küçüktü ancak bu küçük sahnede Yabancı Sahne çok büyük bir oyun çıkardı. Yabancı Sahne oyuncularını çok başarılı buldum.
Suç Ve Ceza’yı Tiyatroya Deniz Hamzaoğlu uyarlamış. Roskalnikov’u Yiğit Uçar gerek fizik olarak, gerek jest-mimik ve ses tonlamalarıyla karakteri çok iyi yansıtarak oynadı.
Gülay Say iki karakteri Nastasya ve Sonya’yı canlandırdı. Doğrusu Sonya karakterini çok daha iyi oynadığını belirtmek isterim. Deniz Hamzaoğlu’da savcı Petroviç’i ve Sonya’nın babası Marmeladov’u çok iyi yansıttı.
Oyunun ilk sahnesi Roskalnikov’un zengin yaşlı kadını baltayla öldürmesiyle başlar. Roskalnikov Pitirsburg’a okumak için gelmiş bir hukuk öğrencisidir. Kendi ruh dünyasıyla, düşünceleriyle yaşadığı çevreyi, insanların yaşamlarını, dünyayı sorgular. Aslında Roskalnikov bu cinayetle yoksulluğa, sefilliğe, eşitsizliğe, hakkızlığa balta vurmuştur. Ancak birini öldürmenin doğru bir şey olmadığı hissinide vicdanında hissetmektedir. Çünkü annesinin gönderdiği parayı ihtiyacı olduğu halde sarhoş Marmeladov’un cenazesi için vermiştir. Cinayet aynı zamanda temiz ve yürekli bir insanı sistemin nasıl bu hale getirdiğininde bir kanıtıydı. Roskalnikov’un psikolojisi cinayet sonrasında iyice bozulur. Ne kadar çok iyi bir insan olsanız da haksızlığa tahammülsüzlükle karşı karşıya kaldığınızda içinizde biriken öfke bir anda sizi bilinç dışı hareketlere, davranışlara itebilir. Öfke geçtikten sonra bilinç normalleşir ve kişi kendini sorgulamaya başlar.
“Istırap ve acı çekme, geniş bir akla ve derin duygulara sahip olan insanlar için bir mecburiyettir.”
Roskalnikov’un sarhoş Marmeladov’la olan diyaloğu oyunun en can alıcı bölümüydü. “Yoksulluk ayıp değildir, sefillik ayıptır. Yoksulken asaletin devam eder ancak sefilken asil olamazsın.” Bu bölümde Yiğit Uçar ve Deniz Hamzaoğlu karakterlerin duygu geçişlerini çok iyi oynadılar. Yani ses tonu ayarlamaları, jest ve mimikler çok iyiydi.
“Yoksulluk ayıp değil, bir gerçek. Sarhoşluğun erdem olmadığı ise daha büyük bir gerçek. Ama sefillik, sayın bayım, sefillik yüz karasıdır. Yoksullukta yaradılıştan gelen soylu duygularınızı koruyabilirsiniz, sefillikte ise asla!”
Roskalnikov insanları üstün ve sıradan olarak ikiye ayırıyor. Üstün insanlar arzu ettiklerinde her suçu işleyebilirler. Sıradan insanların ise suç işlemeye yetkisi yoktur. Yasalar sıradan insanlar için vardır. Napolyon’da kendi değerleri uğruna suç işlemiştir fakat kendisinden sonra gelenler birer kahraman olmuştur. Roskalnikov’da egemen toplum kurallarına ve üstün insanlara karşıdır bu psikolojiyle katil olmuştur. Roskalnikov kendini toplumdan soyutlamıştır ve öyleki diğer insanlardan tiksinir çünkü o da Napolyon gibi olmak istemiştir. Topluma karşıdır ve yabancıdır.
“İktidar, ancak eğilip onu almak cesaretini gösterenlere verilir.”
Savcı Petroviç’in Roskalnikov’un cinayeti işlediğini anlamıştır ve itiraf etmesi için onu ikna etmeye başlar. “Siz ne kadar büyük olduğunuzu düşünürseniz düşünün hayat sizden büyük dostum. Ne çıkar Napolyon olmasanız. Kendinizi hayatın akışına bırakın.”
Hayal Perdesi’nde çok kaliteli büyük oyunlar oynanıyor. Mutkala gidin.
Yazan: Fyodor Dostoevsky
Çeviren: Anzhela Barshchevskaya
Uyarlayan & Yöneten: Deniz Hamzaoğlu
Oyuncular: Yiğit Uçan, Gülay Say, Deniz Hamzaoğlu
Müzik: Yiğit Güçlü
Yönetmen Yardımcısı: Yiğit Uçan
Kostüm Tasarım: Gülay Say
Işık Tasarım: Deniz Hamzaoğlu
Işık Kumanda: Doğa Demirhan
Müzik Kumanda: Anıl Yeniler
Sahne Amiri: Büşra Özdemir
Kondüvit: Görkem Yankın
“Geceleri gökkuşağına boyamak mıdır suçum? Herkes bağırırken şiirler okumak mı, susmak mı sözün bittiği yerde, kusmak mı sindirebildiklerinizi? Apansız uykum kaçıyor kaç gece, bu da mı aleyhime kanıt? Sondan saymaya başladım adları, böyle hoşuma gidiyor. Beğenmeseler de seviyorum ellerimi, hep olmayacak düşler görüyorum, yenileceğim kavgalara giriyorum durmadan.”
Alkışlarımla,
Yurdagül Yurtseven
(yurdayurtseven@gmail.com)