IKSV İTF KAPSAMINDA SAHNELENEN “KÖPEKLERİN İSYAN GÜNÜ” OYUNUNUN İNCELEME VE ELEŞTİRİSİ
IKSV, her yıl düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivalini; bu yıl yine onlarca değişik tiyatro grubuyla birlikte düzenledi. Grupların sahnelediği oyunlar arasında Mark Levitas’ın yönettiği “Köpeklerin İsyan Günü” oyununu diğer oyunlardan ayıran bazı özel durumlar vardı. Bütün bu durumlarla birlikte sahnelenen oyun kısa bir süre önce seyirci ile buluştu. Bütün detayları ile sanatseverler için inceledik.
BİR YÖNETMEN OLARAK; MARK LEVİTAS
İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere on yılı aşkın süredir üniversitelerde öğretim görevlisi olarak “doğaçlama” dersi veren akademisyen Mark Levitas; tiyatro kariyerinde ilk defa yönetmen olarak izleyici karşısına geçti. Onu tanıyan herkesin hemen hemen oyuna gelmeden önce ilk merak ettiği soru olan “Acaba yönetmen olarak başarılı olabildi mi?” sorusunun cevabı; fazlasıyla ‘Evet’ti. Oyunun özüne dair alt metinde olan tüm önermeler, yönetmen tarafından kurgulanmış reji önermeleri olarak karşımıza çıkarak, metnin anlaşılabilirliğini, izlenilebilirliğini ve seyirlik hazzını arttırdı. Bundan dolayı “bir yönetmenin görevleri” kapsamında olan birçok şeyi başarı ile ifâ ettiği için izleyiciden tam not aldı.
BİRKAÇ NOKTAYA DEĞİNMEKTE; FAYDA VAR.
Genel olarak iyi sahnelenmiş olan oyunda birkaç noktaya değinmekte oyun adına büyük yarar var. Bunların birçoğu ufak, düzeltilebilir detaylar. İlk olarak oyunda erkeklerin özellikle hiç sesini duyamadım. Sesleri hiç çıkmıyordu. Bu yüzden birçok defa oyunu İngilizce üst yazıdan takip etmek zorunda kaldım. İkinci bir detay ise oyunun metni idi. “Köpeklerin İsyan Günü” oyunu için şu söylenilebilir; “iyi bir dramatik malzeme, yeterince iyi bir şekilde işlenememiş.” Yaşadığımız yüzyılda hemen hemen herkesi içine alan kapitalizm, alışveriş çılgınlığı, lüks yaşam düşkünlüğü ve bu düşkünlüğün sonucu farkında olmadan onlarca insana verilen zararları konu alan oyun, bence kuvvetli bir dramatik malzemedir. Ama bazı olay geçişleri belirgin, keskin olmadığı için, olay-durum harici daha çok söz içerdiği için izleyicinin dikkatini toplayamadı. Az evvelki saydığımız özü işleyen yazar daha çok kendi dünyası ekseninde entelektüel bir dil kullandığı için de izleyiciyi oyunun içine almak yerine yabancılaşmasını sağladı. Ama bu metin bir müzikal olarak sahnelenirse durum tamamen değişir. Sözlerin büyük kısmı müzikle aksiyona dönüşeceği için daha keyifli hale gelebilir.
OYUNCULARIN PERFORMANSLARI; BÜYÜK BİR ALKIŞI HAK ETTİ.
Oyuncuların büyük bir özveri ile hummalı bir şekilde çalıştıkları aşikardı. İyi bir ekip olabilmeyi, takım olabilmeyi başarabildikleri ilk göze çarpandı. Çünkü oyun içerisindeki ilişkileri, hiçbir aksamaya uğramadan sahne içinde ve arkasında olan görevlerini yerine getirmeleri; bunun göstergesiydi. Bu durum, oyunculardan iyi bir takım üretmek yine yönetmenin görevlerinden birisi olması hasebi ile yönetmenin hanesine büyük bir artı daha eklememize sebep oldu. Oyuncuların bütün performanslarıyla birlikte ayrıca metinde var olan ve hata yapmamak için cesaretin yanı sıra büyük bir oyunculuk gerektiren, +13 sahneleri kusursuz şekilde canlandırabilmeleri kendilerine alkış olarak geri döndü. Dekoruyla, kostümüyle, müziğiyle bir bütünü oluşturan bu oyun; metine dair ve oyuncuların sesine dair birkaç detay dışında gayet başarılı bir oyun olmuş. İlk deneyim olarak yılların akademisyeni olan yönetmene de ayrı bir alkışla yeni kulvarında başarılı olacağını şimdiden söylemek istiyorum.
Yasin ÇETİN
karagozseymen@gmail.com
IKSV, her yıl düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivalini; bu yıl yine onlarca değişik tiyatro grubuyla birlikte düzenledi. Grupların sahnelediği oyunlar arasında Mark Levitas’ın yönettiği “Köpeklerin İsyan Günü” oyununu diğer oyunlardan ayıran bazı özel durumlar vardı. Bütün bu durumlarla birlikte sahnelenen oyun kısa bir süre önce seyirci ile buluştu. Bütün detayları ile sanatseverler için inceledik.
BİR YÖNETMEN OLARAK; MARK LEVİTAS
İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere on yılı aşkın süredir üniversitelerde öğretim görevlisi olarak “doğaçlama” dersi veren akademisyen Mark Levitas; tiyatro kariyerinde ilk defa yönetmen olarak izleyici karşısına geçti. Onu tanıyan herkesin hemen hemen oyuna gelmeden önce ilk merak ettiği soru olan “Acaba yönetmen olarak başarılı olabildi mi?” sorusunun cevabı; fazlasıyla ‘Evet’ti. Oyunun özüne dair alt metinde olan tüm önermeler, yönetmen tarafından kurgulanmış reji önermeleri olarak karşımıza çıkarak, metnin anlaşılabilirliğini, izlenilebilirliğini ve seyirlik hazzını arttırdı. Bundan dolayı “bir yönetmenin görevleri” kapsamında olan birçok şeyi başarı ile ifâ ettiği için izleyiciden tam not aldı.
BİRKAÇ NOKTAYA DEĞİNMEKTE; FAYDA VAR.
Genel olarak iyi sahnelenmiş olan oyunda birkaç noktaya değinmekte oyun adına büyük yarar var. Bunların birçoğu ufak, düzeltilebilir detaylar. İlk olarak oyunda erkeklerin özellikle hiç sesini duyamadım. Sesleri hiç çıkmıyordu. Bu yüzden birçok defa oyunu İngilizce üst yazıdan takip etmek zorunda kaldım. İkinci bir detay ise oyunun metni idi. “Köpeklerin İsyan Günü” oyunu için şu söylenilebilir; “iyi bir dramatik malzeme, yeterince iyi bir şekilde işlenememiş.” Yaşadığımız yüzyılda hemen hemen herkesi içine alan kapitalizm, alışveriş çılgınlığı, lüks yaşam düşkünlüğü ve bu düşkünlüğün sonucu farkında olmadan onlarca insana verilen zararları konu alan oyun, bence kuvvetli bir dramatik malzemedir. Ama bazı olay geçişleri belirgin, keskin olmadığı için, olay-durum harici daha çok söz içerdiği için izleyicinin dikkatini toplayamadı. Az evvelki saydığımız özü işleyen yazar daha çok kendi dünyası ekseninde entelektüel bir dil kullandığı için de izleyiciyi oyunun içine almak yerine yabancılaşmasını sağladı. Ama bu metin bir müzikal olarak sahnelenirse durum tamamen değişir. Sözlerin büyük kısmı müzikle aksiyona dönüşeceği için daha keyifli hale gelebilir.
OYUNCULARIN PERFORMANSLARI; BÜYÜK BİR ALKIŞI HAK ETTİ.
Oyuncuların büyük bir özveri ile hummalı bir şekilde çalıştıkları aşikardı. İyi bir ekip olabilmeyi, takım olabilmeyi başarabildikleri ilk göze çarpandı. Çünkü oyun içerisindeki ilişkileri, hiçbir aksamaya uğramadan sahne içinde ve arkasında olan görevlerini yerine getirmeleri; bunun göstergesiydi. Bu durum, oyunculardan iyi bir takım üretmek yine yönetmenin görevlerinden birisi olması hasebi ile yönetmenin hanesine büyük bir artı daha eklememize sebep oldu. Oyuncuların bütün performanslarıyla birlikte ayrıca metinde var olan ve hata yapmamak için cesaretin yanı sıra büyük bir oyunculuk gerektiren, +13 sahneleri kusursuz şekilde canlandırabilmeleri kendilerine alkış olarak geri döndü. Dekoruyla, kostümüyle, müziğiyle bir bütünü oluşturan bu oyun; metine dair ve oyuncuların sesine dair birkaç detay dışında gayet başarılı bir oyun olmuş. İlk deneyim olarak yılların akademisyeni olan yönetmene de ayrı bir alkışla yeni kulvarında başarılı olacağını şimdiden söylemek istiyorum.
Yasin ÇETİN
karagozseymen@gmail.com